28 Ekim 2008 Salı

MOR SÜSEN

Bilimsel İsim İris germanica (ya da İ. versicolor)

Bilinen İsmileri Mezarlık zambağı, Mor zambak

Bitki ile İlgili Genel Bilgiler

Süsengiller familyasındandır. Kuzey Yarıküre'nin

sıcak ve ılıman iklim kuşağındaki bölgelerde yetişen ve gösterişli çiçekler açan

mor süsen, ülkemizde de birçok yerde süs bitkisi olarak üretilmektedir.

100-150 cm'ye kadar boylanabilen, çokyıllık dayanıklı otsu bitkidir. Sivri uçlu

yaprakları, 50 cm. kadar uzunlukta kılıçsı biçimli, paralel damarlı ve açık yeşil

renklidir, ilkbahar sonu ile yazın başaklar halinde açan baygın kokulu ve mor

renkli iri çiçekleri üçer adet çanak ve taç yaprağından oluşur. Bu çanak ve taç

yaprakları almaşık olarak dizilmiştir. Çiçeğin çanak biçimini alan ortası sarı

renktedir. Burada erkek ve dişi organları yer alır. Mor süsenin rizomu

(kökgövdesi) kalın, güçlü ve dallara ayrılan yapıdadır. Bitki 2-3 yılda bir,

yerinden sökülerek rizomları bölünür. Bunlar ayrı yerlere dikilerek bitki

çoğaltılır.

Mor süsenin konumuzu en çok ilgilendiren bölümü olan rizomu uçucu yağ,

yapışkan bitki sıvısı, nişasta, şeker, reçineli maddeler, tanen, salisilik asit ve

iridin adlı maddeyi içerir. Mor süsenin güçlü kokulu çiçekleri parfümeri ve

kozmetik endüstrilerinde kullanılmaktadır.

Tedavi ve Kullanım Şekilleri

Bitkinin tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöyle özetlenebilir:

• Safra söktürücüdür.

• Karaciğer ve safrayla ilgili peklik durumlarında değerli bir müshil etkisi

sağlar.

• İdrar söktürücüdür.

• Bedendeki yangıları hafifletir.

• Tükürük salgısını artırır.

Bu etkilerinden yararlanmak üzere, mor süsenin rizomu sonbahar mevsiminde

toprağı kazılarak çıkarılır. Temizlenir ve havadar, gölge bir yerde özenle

kurutulur. Parçalanan rizomundan 1/2-1 tatlı kasığı alınıp 1 bardak suda

kaynama noktasına kadar ısıtılır. Daha sonra ateş kısılarak ısıtma işlemi 10-15

dakika daha sürdürülür. Böylece elde edilen dekoksiyondan, günde üç kez

birer bardak içilir.

• Egzama ve sedef hastalığı gibi kronik deri sorunlarında iyileştirici etkiler

yapar.

Bu durumlarda şikâyet edilen yerlere bu dekoksiyon dıştan ovularak uygulanır.

MISIR (PÜSKÜLÜ)

Bilimsel İsim Zea mays

Bitki ile İlgili Genel Bilgiler

Buğdaygiller familyasındandır. Anayurdu Güney

Amerika olan mısır, Amerika Kıtası'nın keşfinden sonra denizciler tarafından

Avrupa'ya getirilmiştir. Oradan da, Afrika anakarasından, Mısır üzerinden

ülkemize getirildiğinden, dilimizde bu bitkiye mısır adı verildiği

sanılmaktadır, 2 m'ye kadar boylanabilen, biryıllık dayanıklı tahıl ve kültür

bitkisidir. Mısırın kökleri toprakta derine kadar iner, kalın ve bol saçaklıdır. 4

cm. çapa ulaşabilen dik gövdesi boğumludur. Bu boğumlar arasında gövdenin

içi boş olur. Gövde üzerinde almaşık dizili uzun yaprakları şerit biçiminde,

paralel damarlı ve uçları sivridir. Aynı bitki üzerinde ayrı kesimlerde yer alan

dişi ve erkek çiçeklerden erkek olanları, gövdenin ucunda başaklar; dişi

olanları, yaprak koltuklarında koçanlar halinde görülür. Dişi çiçeklerin

olgunlaşmasıyla meydana gelen mısır tohumları, tek ve kalın bir sap olan

koçan üzerinde düzgün sıralar halinde dizilmiş iri taneler şeklinde olur.

Konumuza yararı olan kısımları, dişi çiçeklerin olgunlaşıp tane biçimine

gelmeden önce koçanın ucunda 10-30 cm. uzunlukta oluşturdukları ve adına

mısır püskülü denilen ipliksi uzantıları (stigma'ları)dır. Bol güneşli sulak

alanları seven mısır bitkisi, ülkemizin su bulunan hemen hemen her yerinde

kültür bitkisi olarak yetiştirilirken çok gelişip fazla yer kapladığından

tohumlarının toprağa seyrek olarak ekilmesine dikkat edilir.

6000 yıl kadar önce Güney Amerika'daki And Dağları bölgesi yerlileri

tarafından yetiştirildiği ve tüketildiği saptanan mısır bitkisinin taneleri, yüksek

oranda nişasta ile doymamış yağ asitleri, A vitamini ve sterolleri içerir. Bu

yüzden mısır taneleri hem insanlar hem de hayvanlar için değerli bir besin

kaynağıdır, ilaç olarak kullanılan mısır püskülünün içerdiği maddeler ise

şunlardır: Glikoz ve maltoz gibi şekerler, steroller, reçine, potasyum tuzları ve

uçucu yağ.

Tedavi ve Kullanım Şekilleri

Açık esmer ya da kırmızımsı renkli hafif ve özel kokusu bulunan mısır

püskülünün Tedavi ve Kullanım Şekilleri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöyle

özetlenebilir:

• Sakinleştiricidir.

• Bedeni güçlendirici toniktir.

• Romatizma tedavisinde yardımcı olur.

• İdrar söktürücüdür.

• Mesane taşlarını düşürür.

• Üretrit (idrar yolları enfeksiyonu), sistit (mesane enfeksiyonu) ve prostatit

(prostat bezi enfeksiyonu) tedavilerinde etkilidir, özellikle ayrıkotu ve

civanperçemi ile birlikte kullanılırsa daha etkili olur.

• Çocuklarda böbrek sorunlarının atlatılmasına yardımcı olur.

Bu etkilen sağlamak üzere, mısır koçanındaki dişi çiçeklerin döllenme olayı

gerçekleşmeden

önce ortaya çıkan püskülleri alınır. Bunlar kurutulduğunda bazı etkilerini

yitirdiğinden kurutulmadan kullanılması daha doğru olur. 1 bardak kaynar

suyun içine 2 tatlı kaşığı kuru ya da taze mısır püskülü konur. 10-15 dakika

demlendirilerek elde edilen infüzyondan günde iki-üç kez birer bardak içilir.

• Mısır tanelerinden elde edilen mısırözü yağının, sıvı bitkisel bir yemeklik

yağ olarak, damar sertliğini önlediğini, kullanan kişilere bu konuda büyük

yarar sağladığını belirtmeden geçemeyeceğiz.

MERSİN

Bilimsel İsim Myrtus communis

Bilinen İsmileri Mort, Murt, Sazak ağacı

Bitki ile İlgili Genel Bilgiler

Mersingiller familyasında yer alan aynı cinsten 1000

kadar bitki türünün genel adı Mersin'dir. Anayurdu Amerika, Avustralya ve

Yeni Zelanda olan, kış mevsiminde yapraklarını dökmeyen ve 2-5 m'ye kadar

boylanabilen ağaç ya da ağaççıklardır. Burada sözünü edeceğimiz, Yabani ya

da Adi mersin (M. communis) adı verilen tür, Akdeniz Bölgesi'nin bitkisi olup

Batı ve Güney Anadolu kıyı şeridimizde bulunan güneşli ve kurak alanlardaki

makiler arasında bol bol yetişmektedir. Üst yüzeyinde pek çok saydam nokta

(yağ bezeleri) bulunan yaprakları sert, meşinimsi, kenarları düz, küçük, üzeri

koyu yeşil, altı daha açık yeşil ve tam ortası boydan boya çizgili olur. Mersinin

yaz ortasından sonbahara kadar açan altın renkli erkek organlı beyaz çiçekleri

ve yuvarlak kesitli, kırmızımsı renkte dalları vardır. Bitkinin ikinci yılında

dalları bej renge dönüp odunsulaşır. Başlangıçta etli ve beyaz olan meyveleri,

olgunlaştığında koyu mavi-siyah renge döner. Mersin bitkisinin dal, yaprak,

çiçek ve meyveleri hoş kokuludur. Bitki, döktüğü tohumlarla kendiliğinden

çoğalır ya da gövde çelikleriyle üretilir.

Mersinin yaprak ve çiçekli dallarında tanen, reçine, acı birtakım maddeler ile

uçucu yağlar; meyvelerinde yüksek oranda A vitamini, tanen, şeker ve asitler

bulunur. Tatlı ve hoş kokulu meyveleri pazarlarda satılır ve yenir. Körpe

yaprakları ise, defne gibi, et yemeklerine çeşni vermesi için kullanılır.

Tedavi ve Kullanım Şekilleri

Bitkinin tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöyle özetlenebilir:

• Peklik verici ve özellikle çocuklarda diyareyi kesicidir.

• İştah açıcıdır.

• İdrar yolları enfeksiyonlarında antiseptik etkisi vardır.

• Doku ve damar büzücü niteliği nedeniyle kanı dindirici etkileri görülür.

Sayılan bu etkilerinden yararlanmak üzere, bitkinin yapraklan her mevsimde

toplanır ve gölgelik, havadar bir yerde kurutulur, 1 tatlı kaşığı kurumuş mersin

yaprağı üzerine 4 bardak kaynar su dökülüp 10-15 dakika süreyle

demlendirilerek hazırlanan infüzyon, günde iki kez birer bardak içilir.

• Mersin, antiseptik etkiler taşır. Bu etkisinden yararlanmak üzere, bitkinin

yaprakları suda kaynatılıp buharı damıtılarak elde edilmiş ve piyasada satışa

sunulmuş suyu, dıştan bedene uygulanır.

• Ayrıca A vitamini yönünden zengin olan mersin meyvesinden şurup

yapılarak içilmesinin, görme yeteneğini artırdığı ileri sürülmektedir.

MENEKŞELER

Bilimsel İsim Viola türleri

Bilinen İsmileri Benevşe, Menevşe

Bitki ile İlgili Genel Bilgiler

Menekşegiller familyasındaki Viola cinsinden 500

kadar, bir-iki ya da çokyıllık dayanıklı bitki türünün adı menekşedir. Bu

türlerden 20 kadarı ülkemizde yetişmekte olup en çok tanınan ve konumuzla

ilgili alanı Kokulu menekşe (V. odorata)'dir. Kokulu menekşe, doğada

özellikle nemli yerlerdeki ağaç altlarında ve ormanlık alanlarda kendiliğinden

yetişen, bulunduğu yere yayılıp toprağı iyice örttüğü için bahçelerde süs bitkisi

olarak yetiştirilen, güzel kokusu olan ve 10-15 cm. kadar boylanabilen,

çokyıllık bir bitkidir. Bitki, bu güzel kokusunu, ancak koparıldığı zaman

çevresine yayar. Kalp biçiminde koyu yeşil yaprakları; kış sonu ile ilkbaharda

açan mor ya da seyrek olarak beyaz taçyapraklı çiçekleri; açık sarımsı

kahverengi, minik, sert ve yuvarlak tohumları ve gene sarımsı kahverengi

rizomu (kökgövdesi) vardır. Bitki, tohumlarıyla ya da rizomundan uzayıp

toprağa yapışarak yeni bitki oluşturan kök saçaklarıyla çoğalır.

Kokulu menekşe saponin, mentil salisilat, alkaloitler, flavonitler ve uçucu yağ

içerir. Güzel kokulu çiçeği, şekerleme yapılarak pasta ve tatlıcılıkta, ayrıca

parfüm endüstrisinde kullanılır. Salatalara konularak çiğ olarak yenilir.

Tedavi ve Kullanım Şekilleri

Bitkinin tıbbi etkileri ve bu etkilerden yararlanma yöntemleri şöyle

sıralanabilir:

• Soğuk algınlığı, anjin, boğmaca, öksürük ve bronşit durumlarında iyileştirici

ve rahatlatıcıdır. Göğsü yumuşatır, balgamı söktürür. Kronik bronşite bile iyi

gelir.

• İdrar söktürücüdür. idrar yolları enfeksiyonlarında iyileştirici etkisi vardır.

• Hafif bir müshil etkisi yapar.

• Egzama, akne ve öteki cilt sorunlarında iyileştirici etkisi görülür.

• Baş ağrısı, sinirlilik hali ve uykusuzluğa karşı olumlu etkileri vardır.

• Son zamanlarda yapılan araştırmalara göre, kokulu menekşenin bedende ur

oluşumunu engelleyici etkileri de saptanmıştır.

Bütün bu etkilen sağlamak üzere çiçek açtığı sürece kokulu menekşenin

topraküstü kısımları toplanır. Bunlar ya yaş,olarak ya da gölge bir yerde özenle

kurutularak kullanılır ve infüzyonu şöyle hazırlanır: 1 tatlı kaşığı yaprak, sap

ve çiçek karışımının üzerine 1 bardak kaynar su dökülüp 10-15 dakika süreyle

demlendirilir. Bu infüzyondan, günde üç kez birer bardak içilir.

MAYDANOZ

Bilimsel İsim Petroselinum sativum

Bitki ile İlgili Genel Bilgiler

Maydanozgiller familyasının örnek bitkisidir.

Anayurdu Akdeniz havzası olup yurdumuzun hemen hemen her yerinde

yetiştirilen, iki yıllık dayanıklı otsu bitkidir.

Maydanoz, ilk yılında bol yaprak ve sapından oluşan bir rozet, ikinci yılında

80-100 cm'ye kadar boylanabilen gövdesini meydana getirir. Gövde ve yaprak

sapları, içi dolu dairesel kesitli ve yeşil renklidir. Yaprakları düzgün ve çok

parçalı kesimli, parlak yeşil, altı biraz daha açık renktedir. Maydanozun kök,

gövde, sap ve yapraklan güzel kokulu olur. Yazın açan sarı renkli küçük

çiçekleri şemsiye görünüşü alarak bir araya gelirler. Bitkinin minik tohumlan,

esmer renkli ve orak biçimli olup en güçlü kokusunu taşıyan kazık kökü,

dallara ve sonra ince saçaklara ayrılan yapıdadır. Bol güneşli ya da kısmen

gölgeli yerleri; zengin, nemli ve derin kazılmış toprağı seven maydanoz,

tohumuyla çoğatılır.

Eski Yunan ve Romalılar döneminden beri yemeklere çeşni katmak, sofra ve

yemekleri süslemek üzere kullanılan maydanoz, başta C olmak üzere A, B ve

K vitaminleri, demir, kalsiyum ve magnezyum gibi mineraller ile apiol adlı

uçucu yağ yönünden zengindir. Salatalara ve bazı yiyeceklere çiğ olarak, kimi

yemeklere pişmenin son anında ya da pişme işi biter bitmez katılarak bolca

tüketilir.

Tedavi ve Kullanım Şekilleri

Maydanozun Tedavi ve Kullanım Şekilleri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöyle

sıralanabilir:

• Terletici; balgam, idrar ve safra söktürücüdür. İdrar söktürücü etkisi kanı

temizleyerek yararlı olmakla birlikte, varsa bedendeki aşın ödemin nedenleri

araştırılmalıdır.

• Kadınların aybaşı ağrılarını hafifletir. Aybaşını düzene sokar.

• İştahı açar ve sindirimi kolaylaştırır.

• Mide ve bağırsaklardaki gazı söktürür. Karın ağrılarını da hafifletir.

• Bedeni güçlendirici bir toniktir.

• Afrodizyak (cinsel gücü artırıcı) etkisi olduğu varsayılmaktadır.

Bu etkilerinden yararlanmak üzere, bitkinin kazık kökü, tohum ve yapraklan

bir araya getirilir. Bu karışımdan 1-2 tatlı kaşığı alınıp üzerine bir bardak

kaynar su dökülür. Kabın üzeri kapatılarak 5-10 dakika demlendirilir. Elde

edilen infüzyondan, günde üç kez birer bardak içilir.

• Maydanozun sap ve yaprakları soluğun kokusunu temizlemek ve sağlıklı bir

cilt elde etmek üzere çiğ olarak bolca yenilmelidir.

• Ayrıca zengin ve doğal bir C vitamini kaynağı olduğundan grip ve nezlenin

kolayca atılması için maydanozun yaprak ve sapları gene çiğ olarak bolca

tüketilmelidir.

UYARI

• Maydanoz dölyatağını uyardığından, gebelikte aşırı miktarda alınmamalıdır.

LAVANTALAR

Bilimsel İsim Lavandula türleri

Bitki ile İlgili Genel Bilgiler

Ballıbabagiller familyasındandır. Anayurdu

Akdeniz havzası olan Lavandula cinsi, kışın yapraklarını dökmeyen 20 kadar

çalımsı görünüşlü çokyıllık bitki türünün ortak adı lavantadır. Bu türlerden

bazısı ülkemizde de yetişmektedir. Bunlardan konumuzla ilgili olan ikisini,

önce ingiliz lavantası (L. angustifolia=L. spica=L. vera=L. officinalis) türünü

ve daha sonra ayrı bir bölümde Karabaş lavantası (L. stoechas) türünü ele

alacağız.

İngiliz lavantası ya da kısaca lavanta, en çok 1 m. kadar boylanabilir. Gövdesi

dört köşe kesitli, yeşil renkli ve hoş kokuludur. Ancak, bitkinin ikinci yılında

gövde odunsulaşır. Grimsi yeşil renkli, ince uzun ve hoş kokulu yaprakları;

uzun sapların ucunda seyrek başaklar oluşturarak yaz aylarında açan, çok

kokulu, lavanta mavisi renkli çiçekleri vardır. Bitkinin gövde, yaprak, sap ve

çiçeklerine özel kokusunu veren, bunların üzerinde bulunan küçük yıldızsı

tüyleridir. Lavantanın sonbaharda olgunlaşan küçük meyvelerinin her birinde,

dörder adet fındıkçık şeklindeki tohumu yer alır. Güneşli ve açıklık alanları,

suyu iyi akıntılı kireç içeren kumlu toprakları seven lavanta, tohumlarıyla,

sonbaharda alınan gövde çelikleriyle ya da bitki tabanının bölünmesiyle

çoğaltılır.

Lavanta, içinde organik asitler bulunan uçucu yağ ile glikozitler, alkaloitler ve

tanen gibi maddeleri içerir. Bu uçucu yağın damıtılmasıyla elde edilen lavanta

esansı (lavantayağı) parfümeri endüstrisinde önemli bir hammadde olarak

kullanılır. Ayrıca geleneksel şekilde lavantanın yaprak ve çiçekleri odalarımıza

güzel koku veren potpuri tabağına, yatak odalarımızdaki güzel koku

torbalarına konulur. Lavanta esansı yatak çarşaflarına serpilir.

Tedavi ve Kullanım Şekilleri

Sağlığa yararlı etkileri uzun zamanlardan beri bilinen ve kullanılan lavantanın

Tedavi ve Kullanım Şekilleri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöylece özetlenebilir:

• Sinirleri yatıştırıcı ve spazm çözücüdür. Özellikle depresyonla ilgili aşırı

sinirlilik durumunda yatıştırıcı olur. Uykusuzluk halini giderir.

• Stresle ilgili baş ağrılarında etkili bir iyileştiricidir.

• Bitkinlik ve güçsüzlük durumlarında, merkezi sinir sistemini ve dolayısıyla

bedeni güçlendirici bir toniktir.

• Saman nezlesini geçiştirmede etkili olur.

• Sindirim sistemi üzerinde olumlu etkileri vardır, iştahı açar, sindirimi

kolaylaştırır. Mide ve bağırsaklardaki gazı söktürür.

• Kusma refleksini bastırır.

• İdrar söktürücüdür. Böbrekleri temizler.

• Öksürüğü kesici ve ateşi düşürücü etkileri de vardır.

Sağlığa çok yararlı bütün bu etkileri sağlamak üzere, lavantanın taze sürgünleri

yaz başında ve çiçekleri iyice açtıklarında toplanır. 35 C dereceyi aşmayan

sıcaklık ve gölge yerde bunlar özenle kurutulur. Birbirine karıştırılan kurumuş

sürgün ve çiçeklerden 1 tatlı kaşığı alınıp üzerine 1 bardak kaynar su

dökülerek ve 10 dakika süreyle demlendirilerek bir infüzyon elde edilir. Bu

infüzyondan, günde üç kez birer bardak içilir.

• Ayrıca lavanta romatizma, burkulma ve kırık yerlerinin ağrılarında

rahatlatıcıdır.

• Akneli cildi temizler.

• Duyarlı ciltler için tonik sıvı oluşturur.

Bu durumlarda yararlı etkiyi sağlamak üzere, lavanta çiçeklerinin

damıtılmasıyla elde edilen ve piyasada satılan lavanta esansı (lavantayağı)

kullanılır. Bu yağ içilmez. Yalnızca şikayetli yerlere, elle ovularak dıştan

uygulanır. Duyarlı ciltler içinse, küvette hazırlanan banyo suyuna katılır.

KUŞOTU

Bilimsel İsim Stellaria media

Bilinen İsmileri Serçedili, Serçeotu

Bitki ile İlgili Genel Bilgiler

Karanfilgiller familyasındandır. Anayurdu

bilinmemekte, ancak Anadolu'da yol kenarları, duvar dipleri ve bahçelerde

yaygın olarak yetişmektedir. 10-30 cm. kadar boylanabilen, biryıllık otsu

bitkidir. Çok dallı, gevrek yapılı, açık kahverengi gövdesinin bir tarafı tüylü

olur. Oval biçimli, etli ve sulu yapraklan, sapsız ve karşılıklı olarak gövde

üzerinde dizilmiştir, ilkbaharın başlarından kış başına kadar aralıksız açan

küçük kırmızımsı beyaz renkli çiçekleri yıldız biçimindedir. Yer seçmeyen,

nemli olmak koşuluyla her türlü toprakta yetişen kuşotu bitkisi, döktüğü

tohumlarıyla çoğalır.

Bitkinin topraküstü kesimleri organik asitler, potasyum tuzlan, fosfor ve C

vitamini içerir. Ülkemizde pazar yerlerinde satılan kuşotu, çiğ olarak

yenilebilecek kadar lezzetlidir. Bu nedenle salatalara konulur, börek harcına

girer ya da sebze olarak pişirilir.

Tedavi ve Kullanım Şekilleri

Kuşotu bitkisinin tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöyle

özetlenebilir:

• İdrar söktürücüdür. Böbreklerin çalışmasını hızlandırır.

• Balgam söktürücü etkisi de vardır.

• Müshildir, pekliği giderir.

• Romatizma yangılarını ve ağrılarını hafifletir.

Bu etkileri sağlamak üzere, kuşotunun tüm topraküstü bölümleri bitki yeşil

olduğu sürece toplanır ve gölgelik yerde kurutulur. Kurutulmuş bitkiden 2 tatlı

kaşığı alıp üzerine 1 bardak kaynar su konularak 5 dakika süreyle

demlendirilir. Böylece elde edilen infüzyon, günde üç kez birer bardak olarak

içilir.

• Hemoroite (basur) karşı iyileştirici etkiler gösterir.

• Kaşındırıcı ve rahatsız edici sedef hastalığı ve egzamada rahatlatıcıdır.

• Cildi yumuşatır.

Bu etkiler için, kurumuş bitkiden 2-3 tatlı kaşığı alınıp 1 bardak suda kaynama

noktasına kadar ısıtılır. Sonra ateşi kısılarak 15-20 dakika daha ısıtmaya

devam edilir. Böylece hazırlanan yoğun dekoksiyon dıştan uygulanır.

• Kuşotu ayrıca yara iyileştiricidir: Yara, kesik ve çıbanların tedavisinde

kullanılır. Bunun için toplanan taze bitki ezilerek yara lapası hazırlanır. Bu

lapa şikayetli yerlere dıştan uygulanır.

KOYUNGÖZÜ

Bilimsel İsim Tanacetum parthenium (ya da Bellis perennis)

Bilinen İsmileri Çayırpapatyası, Koyun çiçeği

Bitki ile İlgili Genel Bilgiler

Bileşikgiller familyasındandır. Anayurdu

bilinmeyen, ancak yurdumuzda Marmara, Ege ve Karadeniz bölgelerindeki

çayırlarda, bahçe, tarla ve yol kenarlarında yabani olarak yetişen çokyıllık

dayanıklı otsu bitkidir. 60 cm'e kadar boylanabilir. Yuvarlak kesitli gövdesi

hafif tüylü, açık yeşil renkli ve dallara ayrılan yapıdadır. Hoş kokulu yapraklan

derin girintili, yeşil, kimi zaman da sarı-yeşil renkli olur. Yaz ortalarında

küçük ve gevşek salkımlar halinde uzun sapların ucunda açan çiçekleri bazı

papatya türlerininkine benzer. Çiçeğin ortası, Matricaria türü papatyalarınki

gibi basıktır. Dışta beyaz dilsi ve ortada sarı renkli tüpsü çiçekleri yer alır.

Olgunlaşan çiçekleri açık kahverengi, minik, dar ve yassı tohumlarını

oluşturur.

Güneşli yerleri, kuru ve süzek toprakları seven koyungözü, döktüğü

tohumlarla çoğalır. Koyungözü bitkisi uçucu yağlarla partenolit gibi bazı

esterleri içerir. Anadolu'da kimi yerlerde körpe yapraklan sebze olarak yenilir.

Kimi yerlerde de acımsı tadı nedeniyle bitkinin yaprakları bazı yiyeceklere

çeşni vermesi için katılır. Gene bu yapraklar, güveleri kaçırması için koku

torbalarına konulur.

Tedavi ve Kullanım Şekilleri

Baş ağrısını kesici etkisi Antik çağlarda da bilinip bu amaçla kullanılan

bitkinin, Tedavi ve Kullanım Şekilleri ve onlardan yararlanma yöntemleri şöyle sıralanabilir:

• Koyungözü bitkisinin baş ağrısı ve migreni kesme etkileri son zamanlarda

yeniden keşfedilmiş gibidir.

• Kaslardaki spazmı çözücüdür. Belki de bu nedenle baş ağrısı ve migrene

karşı yararlı etkileri bulunmaktadır.

• Baş dönmesi ve kulak çınlamalarında diğer ilaçlarla birlikte alındığında

onların etkilerini artırarak yararlı olur.

• Hafif yatıştırıcı etkisi vardır.

• Bedeni güçlendirici toniktir.

• Yangılı artride karşı etkili olur.

• Ağrılı aybaşı dönemlerinde ağrıları hafifletir. Aybaşı gecikmelerini önler.

Bu etkilerinden yararlanmak üzere, ilkbahar ve yaz mevsimi boyunca, daha

iyisi bitki çiçek açmadan önce körpe yapraklan toplanır. Taze ya da

dondurulmuş (çözüldükten sonra) 3-5 yaprağı, ekmeğin arasına konulup

yenilerek kullanılır. Bu şekilde, o anki baş ağrıları ve migrene iyi gelen

koyungözünün, migrenin kalıcı tedavisi için alımına 3-6 aylık sürelerle devam

edilmelidir. Baş ağrısı ve migrenin o anda geçiştirilmesi ve diğer etkilerinden

yararlanılması için, bitkinin körpe yapraklarından 3-5 tane alınıp kaynar suda

10-15 dakika demlendirilerek elde edilen infüzyonu, çay gibi içilebilir.

UYARI

• Bitki, ağzı duyarlı kişilerde ağız ülserlerine neden olabilir.

• Gebe kadınlar koyungözü bitkisini almamalıdır.

KİRAZLAR VE VİŞNE

Bilimsel İsim Cerasus türleri

Bitki ile İlgili Genel Bilgiler

Gülgiller familyasındandır. Anayurdu, Kuzey

Anadolu bölgesidir, öyle ki, Giresun ilimizin adı, yörede yetişen ve o dönemde

adına ceresia denilen yabani kiraz ağacından gelmektedir. Kiraz, Antik

çağlarda Avrupa'ya götürülmüş ve oradan dünyaya yayılmıştır. Yabani kiraz

ağacı (C. microcarpa), günümüzde de Doğu Karadeniz Bölgesi ormanlarında

dikenli ve dikensiz türleriyle çok bulunur ve 10-15 m. boylanabilirken, Avrupa

ormanlarında 25-30 m'ye yükselen örnekleri görülmektedir. Dikine büyüyen ve

piramit görünüşünü alan yabani kiraz ağacının çiçekleri beyazdır, ilkbaharda

çiçeğinden önce yaprakları açar. Yabani kiraz ya da aynı familyadaki Mahlep

(Idris) ağacına aşı yapılarak Bahçe kirazı ağacı (Prunus-Cerasus-Avium) türü

elde edilir. Bahçe kirazının çiçekleri pembe-beyazdır. Meyvesi tek çekirdekli

tohumunu taşır. Serin yerleri ve süzek toprakları seven kiraz ağaçları,

tohumuyla çoğalır.

Kiraz ağacının meyvesi, bulunduğu bölgeye göre nisan sonu ile temmuz ayı

arasında olgunlaştığında, siyaha yakın kırmızı ya da sarı renkte olur. 1-3 cm.

çapında yuvarlak biçimli, etli, sulu, az lifli, aromalı ve lezzetli olan meyveyi,

dallara ince uzun bir sap bağlar. Fosfor, B3 ve C vitamini ile meyve şekeri

yönünden zengin olan kiraz sevilerek yenen bir meyvedir. Ayrıca pastacılık,

şekerlemecilik ve içki yapımında kullanıldığı gibi reçeli de yapılır. Olgun kiraz

ağacının kerestesi marangozlukta kullanılır.

Tedavi ve Kullanım Şekilleri

Kiraz ağacının kabuğu, yaprakları, çiçekleri ve meyve saplan bedene yararlı

etkiler taşır. Bu tıbbi etkiler ve onlardan yararlanma yöntemlerini şöyle

sıralayabiliriz:

• Kabuğu peklik verici ve ateş düşürücüdür. Bunun için ağacın gövde ya da

dallarının kabuğu soyulup kaynatılarak dekoksiyonu yapılır ve içilir.

• Yapraklan müshildir. Kaynar suya daldırılan yaprakların demlendirilmesiyle

hazırlanan infüzyonu içilir.

• Çiçekleri göğsü yumuşatır ve öksürüğü geçirir. Bunun için ağacın çiçekleri

kaynar suya daldırılıp demlendirilerek yapılan infüzyonu içilir.

Kiraz ağacının tıbbi bakımından en etkili ve önemli bölümü meyve saplarıdır.

Kirazın ve hatta vişnenin (Cerasus vulgaris) meyveleri yenilirken sapları

atılmayıp gölge ve havadar bir yerde kurutulursa aşağıdaki Tedavi ve Kullanım Şekilleri taşıyan

doğal bir ilaç elde edilir:

• Kiraz ya da vişnenin meyve sapları idrar söktürücüdür.

• Böbrekleri ve idrar yollarını temizler.

• İçerdiği bazı mineraller nedeniyle bedenin su dengesini düzenler.

• Kabızlığı giderir.

• Bedeni güçlendirici toniktir.

Bu etkileri sağlamak için 2-3 tatlı kaşığı kurumuş kiraz ya da vişne sapı

alınıp 1 bardak suya konularak kaynama noktasına kadar ısıtılır. Daha sonra

ateş kısılarak 10-15 dakika daha ısıtma sürdürülür. Böylece elde edilen

dekoksiyondan günde üç kez birer bardak içilir.

KETENLER

Bilimsel İsim Linum türleri

Bilinen İsmileri Bezir, Zeyrek

Bitki ile İlgili Genel Bilgiler

Ketengiller familyasının örnek bitkileridir.

Anayurdu Akdeniz havzasıdır. 100 kadar keten türü olup bu türlerden bazısı

ülkemizde yetişmektedir. Bunlardan Yabani ketenin (L. angustifolium) kültüre

alınmasıyla elde edilen Keten bitkisi (L. usitatissimum) konumuzla en çok

ilgili olan türdür. 30-100 cm. boylanabilen biryıllık bir tarım bitkisidir.

Bitkinin tepesine doğru dallara ayrılan yeşil renkli gövdesi; almaşık dizili, ucu

sivri ve uzunca biçimli yalın yaprakları; yaz boyunca açan gök mavisi renginde

5 taçyapraklı, süs çiçeği gibi güzel görünüşlü çiçekleri vardır. Olgunlaşan

çiçekleri, bir ucu sivri, yuvarlak biçimli, her biri 2 tohum taşıyan 5 gözlü

kahverengi meyvelere dönüşür. Kireçli topraklan ve ılıman iklimi seven keten

bitkisi, tohumlarıyla üretilir.

Keten bitkisinin tohumlarında linoeik, linolenik ve oleik asitleri içeren %

30-40 oranında sabit yağ; yapışkan bitki sıvısı, protein ve promarin adı verilen

glikozit bulunur. Bitkinin tohumlarından elde edilen ve boyacılık, muşamba

yapımı, kimi zaman da besin endüstrilerinde sıkça kullanılan bu yağa bezir ya

da beziryağı denilir. Bitkinin tohumları ezilip yağı alındıktan sonra kalan

küspesi değerli bir hayvan yemi olur. Ketenin gövdesinden elde edilen lifler

de, makbul sayılan keten ipliği yapılmak üzere dokumacılıkta kullanılır.

Tedavi ve Kullanım Şekilleri

Eski Mısırlılar döneminden beri bedene yararlı özellikleri bilinen ve kullanılan

ketenin Tedavi ve Kullanım Şekilleri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöylece özetlenebilir:

• Pekliği giderici müshildir. Veterinerlikte de bu amaçla sıkça kullanılır.

• Sindirim sisteminde, mide ve bağırsaklardaki enfeksiyon ve tahrişlere karşı

koruyucu etkileri vardır.

• Karaciğer ve safra kesesinin ani sancılanmalarına karşı yararlı etkileri

görülür.

• Yatıştırıcıdır.

Bu etkileri sağlamak üzere sonbahar başlarında iyice olgunluğa erişen

tohumlan toplanır ya da

piyasadan sağlanan bu tohumlardan 2-3 tatlı kaşığı alınıp üzerine bir bardak

kaynar su dökülür. 10-15 dakika demlendirilerek hazırlanan infüzyondan,

günde iki kez sabah ve akşamları birer bardak içilir. Alımında zorluk çekilirse

meyve suyuyla karıştırılıp içilebilir.

• Keten tohumları ayrıca çıbanların olgunlaştırılmasında; yara ve yanıkların

iyileştirilmesinde yararlı olur.

• Şirpençe, zona ve sedef hastalıklarında rahatlatıcı ve iyileştirici etkileri

görülür.

• Cildi yumuşatıcı ve ciltteki ağrıları kesici işlev yapar.

• Akciğer enfeksiyonları, özellikle nezle sonrası ortaya çıkan bronşit ve

öksürükte yararlı etkileri vardır.

Bu etkileri sağlamak için olgun keten tohumları ezilerek sıcak suya konulup

2-3 dakika süreyle kaynatılır. Suyu süzülüp bir tülbenteya da gazlı beze serilen

tohumlar şikayetli yerlerin üzerine ya da akciğerle ilgili rahatsızlıklarda

göğsün üzerine konularak bastırılır.

KEKİKLER

Bilimsel İsim Thymus türleri

Bilinen İsmileri Çahkekiği

Bitki ile İlgili Genel Bilgiler

Ballıbabagiller familyasındandır. Anayurdu

Avrupa'nın güneyi olup ülkemizde kekik türlerinden 40 kadarı güneş gören

kurak tepeler ve sırtlarda kümeler oluşturarak yaygın ve doğal biçimde

yetişmektedir. Bu türlerden en çok bilineni Adi kekik (T. vulgaris) 25-30 cm.

kadar boylanabilen ve kışın yapraklarını dökmeyen çokyıllık çalıdır.

Yeşil-kahverengi dörtgen kesitli gövdesi, bitkinin ikinci yılında odunsulaşır.

Tüylerle kaplı gri-yeşil renkli, hoş kokulu ince yaprakları 1 cm. kadar

uzunlukta olur. Bitkinin soluk erguvani renkli çiçekleri, yaz başı ile ortası

arasında açar. Küre biçimli minik tohumları parlak kahverengidir. Bol güneşli

yerleri ve suyu iyi akıntılı alkalik toprağı seven kekik, döktüğü tohumlarıyla

çoğalır. Ayrıca, Avrupa'da bazı yerlerde kültürü yapılmakta, kış mevsimi

dışında her zaman gövde çelikleri alınarak ya da ilk ve sonbaharda bitkinin

tamamı veya kökü bölünerek de üretilmektedir.

Adi kekikte timol, karvakrol, simol, linalol ve borneol maddelerini içeren % 1

oranında uçucu yağ; acı esanslar, tanen, flavonit ve tripenoit bulunur. Kekik

bitkisine hoş kokusunu veren, timol ve karvakrol adlı maddelerdir.

Kurutulmuş kekik yaprakları, çeşni vermesi için özellikle çorba ve et

yemeklerinde baharat olarak kullanılır. Ancak kokusu çok keskin, bitkinin tadı

da acı olduğu için, kekik, yemeklerde çokça tüketilmemelidir. Bal arıları kekik

türlerini çok sever ve makbul olan kekik balı yaparlar.

Tedavi ve Kullanım Şekilleri

Bedene yararlı nitelikleri ta Antik çağlardan beri öğrenilerek kullanılagelen

bütün kekik türlerinin Tedavi ve Kullanım Şekilleri birbirlerine benzer. Bu etkileri ve bitkiden

yararlanma yöntemleri şöyle özetlenebilir:

• Midevidir: iştahı açar, sindirimi kolaylaştırır. Dispepsi (hazımsızlık)

durumunun atlatılmasında etkilidir.

• Aşırı içki içilmesi sonrasında bedende meydana gelen rahatsızlıkları

atlatmaya yardımcı olur.

• Gaz söktürücüdür.

• Yatıştırıcıdır.

• İdrar söktürücüdür.

• Spazm çözücüdür.

• Kan dolaşımını hızlandırıp artırır.

• Solucan (kurt) düşürücü etkisi vardır.

• Terletici ve balgam söktürücüdür.

• Soğuk algınlığı, nezle, boğaz ağrıları ve taciz edici öksürüğün atlatılmasında

yararlı olur.

• Saman nezlesinin iyileştirilmesinde etkilidir.

• Bronşit, boğmaca ve astım tedavilerinde başarıyla kullanılır.

• Doku ve damar büzücü etkileri nedeniyle çocuklarda diyare ve yatak ıslatma

durumlarının iyileştirilmesinde yardımcı olur.

• Bedeni güçlendirici tonik etkisi vardır.

Bütün bu etkilerinden yararlanmak üzere, kekik türlerinin yaprakları kurumuş

dallarının üzerinden elle sıyrılarak alınır. Bitkinin çiçekli tepeleri ise yaz

başından sonuna kadar yağışsız günlerde toplanır. Bunlar, gölge ve havadar

yerde özenle kurutulur, kuru yapraklarla karıştırılır. Karışımdan 2 tatlı kaşığı

alınıp 1 bardak kaynar suya dökülür. 10 dakika süreyle demlendirilerek elde

edilen infüzyon, günde üç kez birer bardak olarak içilir. Tadı acı olduğundan

içine biraz bal katılarak alımı kolaylaştınlır.

• Kekik ayrıca antiseptik (mikrop kırıcı) bir bitkidir. Özellikle iltihaplı

yaraların temizliğinde ve iyileştirilmesinde etkili olur.

• Akne tedavisinde de temizleyici ve iyileştirici etkileri görülür.

Bu etkilerinden yararlanılmak için piyasada satılan ve her türlü kekiklerin

damıtılmasıyla elde edilen kekikyağı, sulandırılarak yara ve aknelere dıştan

uygulanır ya da yukarda anlatılan kurumuş kekik karışımdan 2-3 tatlı kaşığı

alınıp suda kaynatılarak elde edilen dekoksiyon yaralara ve akneli yerlere

dıştan uygulanır.

• Kekik, larenjit (gırtlak iltihabı) ve tonsilit (bademcik iltihabı) durumlarında

da iyileştirici olur. Bunun için yukarıda tarifi verilen dekoksiyonla ağızda derin

gargara yapılır.

• Kekiğin içerdiği karvakrol adlı madde bazı kişilerin cildinde yakıcı ve

kızartıcı etkiler yapabileceğinden, kekikyağı sulandırılarak uygulanmalıdır.