5 Kasım 2008 Çarşamba

ZUFAOTU

Bilimsel İsim Hyssopus officinalis

Bilinen İsmileri Çorduk, Çürdükotu

Bitki ile İlgili Genel Bilgiler

Ballıbabagiller familyasındandır. Anayurdu

Avrupa'nın güneyi ile Akdeniz havzasından Orta Asya'ya uzanan geniş

alanlardır. Ülkemizde de yetişen zufaotu, 50-120 cm. boylanabilen, çokyıllık,

kokulu, çalımsı bitkidir. Gövdesi dört köşe kesitli, dallara ayrılan yapıda ve

yeşil iken, bitkinin ikinci yılında odunsulaşır. Hafif tüylü, koyu yeşil renkli,

ince uzun ve ucu sivrilen yaprakları şerit ya da mızraksı biçimlidir. Arı ve

kelebeklerin pek sevdiği dudak biçimli çiçekleri çoğu kez mavimsi mor, bazen

pembe ya da beyaz çiçek demetleri oluşturarak, yaz ortasından eylüle kadar

açar. Gözyaşı biçimli, yassı ve koyu kahverengi olan tohumları küçük olur.

Bitki, tohumuyla çoğalır veya kökleri bölünerek ya da gövde kalemleri

alınarak üretilir.

Bileşiminde % 1 oranında uçucu yağ, ayrıca flavonit, glisosit, diosmin ile

tanen bulunan ve uzun yıllardan beri yararları bilinen zufaotu, günümüzde bazı

yemeklere koku ve çeşni katmak üzere küçük miktarlarda eklenir. Kimi şarap

ve likörlerin yapımında kullanılır.

Tedavi ve Kullanım Şekilleri

Zufaotunun Tedavi ve Kullanım Şekilleri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöyle

sıralanabilir:

• Bronşit, öksürük, boğaz ağrısı ve kronik nezlede etkilidir.

• Balgam söktürücüdür.

• Soğuk algınlığında terletici etkisiyle yararlıdır.

• Saman nezlesinde tahriş olmuş mukozayı iyileştirip rahat ettirir.

• Sindirim sistemini uyarıp sindirimi kolaylaştırır.

• Endişelilik, isteri ve hafif sara durumlarının atlatılmasına yardımcı olur.

Bu etkilerinden yararlanmak için, yaz sonunda toplanan yapraklı çiçek

başakları, gölgeli ve havadar yerde kurutulur. 1-2 tatlı kaşığı çiçek-yaprak

karışımı üzerine 1 bardak kaynar su dökülür ve 10-15 dakika demlendirilerek

hazırlanan infüzyona, tadı acı olduğu için biraz bal eklenir. Bu infüzyondan

günde üç kez birer bardak içilir.

• Aynı infüzyon yara, bere ve ezilmelere dıştan uygulanırsa çabuk

iyileşmelerini sağlar.

UYARI

• Gebelik döneminde zufaotu alınmamalıdır.

YULAFLAR

Bilimsel İsim Avena türleri

Bitki ile İlgili Genel Bilgiler

Buğdaygiller familyasında yer alan, taneleri de aynı

adı taşıyan otsu bitkilerdir. Tahıl ürünü olarak yulaflar iki ana gruba ayrılır:

Bunlar, anayurdu Batı Akdeniz bölgesi olan Aristulatae ve anayurdu

Moğolistan olan Denticulatae gruplarıdır. Yulaf türleri, bir ya da çokyıllık

bitkilerdir. Buğday ve arpadan sonra başlanmasına karşın, insanlar tarafından

en az 2000 yıldır yetiştirilen kültür yulafları ikinci gruba girer. Kültür

yulaflarının en yaygını beyaz yulaftır (A. sativa). Tüm yulaf türleri oldukça

derine kök atar. Gövdeleri boğumludur. Bu boğumlardan ince şerit halinde

yaprakları çıkar. Çiçekleri gevşek salkımlar halinde açar. 2-11 çiçekten oluşan

salkımlarında 1-3 tane çiçek, tohuma dönüşür. Bu tohumlarından yetiştirilen

yulaf günümüzde daha çok hayvan yemi olarak üretilmekte, besin değeri diğer

tahıl ürünlerine göre daha az olduğu için üretimi giderek gerilemektedir.

Ülkemizde yulaf üretimi iklim koşulları uygun olan ve kışları ılıkça geçen

Marmara, Ege ve Akdeniz bölgesinde yapılmaktadır.

Beyaz yulafın tohumları % 50 oranında nişasta (karbonhidrat), % 13 protein,

% 7,5 yağ ile kalsiyum, demir, B1 vitamini ve nikotinik asiti içerir. Bitkinin

samanı silisit asit yönünden zengindir. Ayrıca kalsiyum ve musin taşır. Yulafın

taneleri, yeşil sapı ve samanı hayvan yemi olarak tüketilir. Bisküvi, puding ve

yulaf ezmesi olarak insanlar tarafından yenir.

Tedavi ve Kullanım Şekilleri

Bilimsel adı Avena sativa olan beyaz yulafın Tedavi ve Kullanım Şekilleri ve bu etkilerden

yararlanma yöntemleri aşağıda sıralanmıştır.

• Bedensel ve ruhsal yorgunlukları giderir. Bedeni rahatlatır.

• Depresyona eşlik eden bitkinlik ve bedenin genel güçsüzlük haline karşı en

iyi şifayı oluşturur.

• Stres altında zayıflayan sinir sistemini destekler ve güçlendirir.

• Kan şekerini düşürür.

• Diğer sinirsel rahatsızlıklarda da rahatlatıcı ve uyarıcı olarak bedeni takviye

eder.

Bu etkileri sağlamak üzere, ürün zamanı toplanmış kuru yulaf taneleri su veya

sütle kaynatılıp yulaf lapası yapılarak ya da taneleri ezilip yulaf ezmesi

şeklinde içine bal, şeker ya da meyve katılarak yenir.

• Günümüzün en büyük sağlık sorunlarından biri olan yüksek kolestrolü

düşürür.

Bu etkiyi sağlamak için de, piyasada satılan yulaf kepeği alınır. Meyve, tarçın,

şeker ya da batta tat ve çeşni katılarak yenir.

• Yulaf samanı, içerdiği silisit asit nedeniyle derideki rahatsızlıklara iyi gelir.

Bu etkisini sağlamak için de, iyi kıyılmış yarım kilo yulaf samanı alınıp 2 litre

suda yarım saat süreyle iyice kaynatılır. Süzülüp samanı ayrılan sıvı, küvete

doldurulan banyo suyuna eklenir ve banyo yapılır.

YARPUZ

Bilimsel İsim Mentha pulegium

Bilinen İsmileri Filiskin, Narpuz, Pülüskün, Yabani nane

Bitki ile İlgili Genel Bilgiler

Ballıbabagiller familyasındandır. Nanenin çok yakın

akrabası olup Anadolu'nun pek çok yöresinde sulak çayırlarda ve akarsu

kenarlarında doğal olarak yetişir. 10 -30 cm. boylanabilen, çokyıllık dayanıklı

otsu bitkidir. Diklemesine veya toprağın üzerine yatarak gelişen iki türü vardır.

Tüylü ve naneninkinden daha açık yeşil yaprakları ve morumsu veya pembe

açan çiçekleri olur. Bitki, döktüğü minik tohumlarıyla çoğalır.

Yarpuzun yapraklarındaki uçucu yağ, pulegon adlı madde yönünden zengindir.

Antik çağlardan beri Akdeniz bölgesinde tanınan ve nitelikleri bilinen yarpuz,

bazı yerlerde pazarlarda satılıp nane yerine kullanılmaktadır.

Tedavi ve Kullanım Şekilleri

Kimi Tedavi ve Kullanım Şekilleri naneninkine benzeyen yarpuzun bu etkilerini şöylece

sayabiliriz:

• Sindirimi kolaylaştırır.

• Balgam söktürücüdür.

• Mide ve bağırsaklarda şişkinlik oluşturan gazları söktürür.

• Bedende oluşan spazmik ağrıları ve ruhsal endişeleri giderir.

• Kadınlarda rahmin büzülmelerini güçlendirerek aybaşı dönemini

kolaylaştırıp rahatlatır.

Bu durumlar için, 1-2 tatlı kaşığı kurutulmuş yarpuz yaprağı (toplanıp

kurutulması aynen nanede olduğu gibidir) üzerine 1 bardak kaynar su dökülür.

10-15 dakika süreyle demlendirilir. Bu infüzyon, günde üç kez alınabilir ya da

taze yarpuz yapraklan aynen nanedeki gibi su ile damıtılarak fıliskin yağı

denilen esansı yapılır. Piyasadan alınabilen filiskin yağının 2-10 damlası bir

kesme şekere damlatılarak alınır.

UYARILAR

• Düşüğe neden olabileceği için '67ebelikte yarpuz alınmamalıdır.

• Böbrek sorunu olanlar da yarpuz almaktan kaçınmalıdır.

TARHUN

Bilimsel İsim Artemisia dracunculus

Bilinen İsmileri Tarhın, Terhun

Bitki ile İlgili Genel Bilgiler

Bileşikgiller familyasındandır. Anayurdu

Sibirya'dır. Türklerin Ortaasya'dan göçleriyle İran ve Anadolu'ya getirilmiş,

Haçlı seferleriyle Avrupa'ya götürülmüş; daha sonra oradan dünyaya

yayılmıştır. Günümüzde Avrupa'da büyük ölçüde kültürü yapılmakta,

ülkemizde de Ankara, Gaziantep, Urfa ve Erzurum'daki bazı bahçelerde

yetiştirilmektedir. 60-120 cm. boylanabilen, keskin ama hoş kokulu, dayanıklı

çokyıllık çalımsı bitkidir. Yuvarlak kesitli ve dallara ayrılan yapılı gövdesi

açık yeşil renklidir; oysa bitkinin tabanına doğru gövde kahverengileşir.

Yaprakları ince, uzun ve parlak yeşil renklidir. Yaprak altında bulunan yağ

bezeleri biberimsi acı tadı olan güzel bir koku yayarlar. Çiçekleri küre biçimli,

küçük ve yeşilimsi beyaz renkli olur. İki önemli türünden Fransız tarhunu (A.

dracunculus) ilkbaharda yapraklari bölünerek, Rus tarhunu (A.

dracunculoides) ise tohumları ekilerek çoğaltılır.

Tarhunun yapraklı dallari iyot, mineral tuzlar, A ve C vitamini yönünden

zengindir. Körpe ya da kurutulmuş yaprakları pek etkili çeşnisi nedeniyle,

Fransızlarınki gibi dünyanın en seçkin mutfaklarında baharat olarak bolca

kullanılmaktadır.

Tedavi ve Kullanım Şekilleri

Bitkinin tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöylece

özetlenebilir:

• Zararsız ve etkili bir iştah açıcıdır.

• Sindirim salgılarını artırarak sindirimi kolaylaştırır.

• Mide ve bağırsak gazlarını söktürücüdür.

• İdrar söktürücüdür.

• Güçlendirici tonik etkisi vardır.

Bütün bu etkileri sağlamak üzere, yaprakları, bitki çiçek açmadan önce

toplanıp gölge ve havadar bir yerde özenle kurutulur. 1-2 tatlı kaşığı kuru

yaprak üzerine 1 bardak kaynar su dökülüp 10-15 dakika süreyle

demlendirilerek bir infüzyon hazırlanır. Bu infüzyon günde üç kez birer bardak

içilir.

ŞEVKETİBOSTAN

Bilimsel İsim Cnicus benedictus

Bilinen İsmileri Akkız, Bostanotu, Mübarekdikeni, Şevketotu

Bitki ile İlgili Genel Bilgiler

Bileşikgiller familyasındandır. Anayurdu

bilinmeyen şevketibostan, ülkemizde Marmara, Ege ve Akdeniz

bölgelerindeki tarla kenarı, bahçe ve kırlarda yabani olarak yetişen, 50 cm'ye

kadar boylanabilen bir yıllık otsu bitkidir. Bol tüylü iri yapraklarının

kenarlarında da çok sayıda diken bulunur. Yaprakların alt yüzündeki damarları

beyaz olur. Yaz boyunca açan sarı renkli bileşik çiçekleri vardır. Bitki bu

çiçeklerin olgunlaşmasıyla meydana gelen silindir yapılı, bir ucu püskül gibi

tüylü ve kahverengi tohumlarını dökerek çoğalır.

Şevketibostan, tadı acı olan sinisin adlı madde ile flavonid, uçucu yağ ve

yapışkan bitki sıvılarını içerir. Topraküstü kesimleri körpeyken kesilip

toplanan bitki, iyice soyulup dikenlerinden arındılarak Ege ve Akdeniz

bölgesindeki pazarlarda Şevketibostan ya da kısaca Şevketotu adlarıyla satılır.

Sebze olarak pişirilip tüketilir.

Tedavi ve Kullanım Şekilleri

Şevketibostan bitkisinin Tedavi ve Kullanım Şekilleri ve bunlardan yararlanma yöntemleri

şöyle özetlenebilir:

• İdrar söktürücüdür.

• Sindirim ve safra salgılarını artırır.

• İştahı artırır.

• Bağırsaklardaki aşırı gazları söktürür. Karın ağrılarıyla birlikte görülen

sindirim güçlüğünü giderip rahatlama sağlar.

• Doku ve damar büzücü niteliği nedeniyle kanamaları durdurur; hemoroit ve

ishali iyileştirmekte etkili olur.

Bu durumlar için, şevketibostan bitkisinin yaprak ve çiçekli sürgünleri bitkinin

çiçekli olduğu yaz boyunca toplanır. Gölgede özenle kurutulup parçalara

bölünür. Tohumlan da sonbaharda olgunlaştığında toplanır. Bütün bu kurumuş

parçalar ve tohumlar karıştırılır. Bunlardan 1-2 tatlı kaşığı alınıp üzerine 1

bardak kaynar su dökülüp 10-15 dakika demlendirilerek bir infüzyon elde

edilir. Böylece hazırlanan infüzyondan günde üç kez birer bardak içilir.

• Ayrıca şevketibostan bitkisi yaralari temizlemekte ve iyileştirmekte etkilidir.

Bu etkisinden yararlanmak üzere, yukarıda tarifi verilen infüzyonla günde

birkaç kez yaralar yıkanıp temizlenir.

SOLUCANOTU

Bilimsel İsim Tanacetum vulgare

Bitki ile İlgili Genel Bilgiler

Bileşikgiller familyasındandır. Kuzey Yarıküre'nin

ılıman iklim kuşağında yaygın olup ülkemizde de iç, Kuzey ve Doğu Anadolu

bölgelerinde yabani olarak yetişmektedir. 60-150 cm. boylanabilen, çokyıllık

dayanıklı otsu bitkidir. Kabarık çizgili, yuvarlak kesitli ve üzerinde kırmızı

lekeler bulunan yeşil renkli gövdesi; hafif ama hoş kokulu, tadı acı, kenarları

dişli ve derin girintili koyu yeşil renkli yapraklan vardır. Gene hafif ama hoş

kokulu ve tadı acı, hardal sarısı çiçekleri yaz başından sonbaharın başına kadar

sık salkımlar oluşturarak açar. Bu çiçeklerin olgunlaşmasıyla yeşilimsi beyaz

renkli dikdörtgen biçimli minik tohumları meydana gelir. Bol güneşli ya da

kısmen gölgeli yerleri seven ve yaş olmamak koşuluyla toprak türü ayırt

etmeyen solucanotu, döktüğü tohumlarıyla çoğalır.

Solucanotunun topraküstü kesimleri uçucu yağ, acı glikozitler, laktonlar,

flavonitler ve tanen içerir. Yaprakları potasyum yönünden zengindir. Bu

nedenle çürütülüp kompozit gübre yapılan bitkilerin arasına katılır. Gene

bitkinin yaprakları sinekleri kovmak üzere evde bazı yerlere asılır. Kurumuş

ince dalları halıların altına konulur. Karınca ve fareleri kaçırmak üzere mutfak

ve kilerde uygun yerlere yayılır.

Tedavi ve Kullanım Şekilleri

Antik kültürlerde solucanotunun çürümeyi engellediği düşünülmüş, antiseptik

özelliklerinden dolayı, bitki ölü bedenleri korumakta, mumyalama işinde

kullanılmıştır. Solucanotu bitkisinin Tedavi ve Kullanım Şekilleri ve bunlardan yararlanma

yöntemleri şöyle özetlenebilir:

• Bedeni güçlendirici toniktir.

• Sindirim sistemini uyarır, iştah açar. Hazımsızlığı en aza indirger.

• Kadınlarda aybaşı dönemini kolaylaştırır.

• Sindirim organlarındaki kurtlardan (solucanlardan) kurtulmak için etkili bir

ilaçtır. Askarit (Askaris) gibi iğne biçimli kurtlara etkili iken, şerit halindeki

kurtlara etki yapmaz, içerdiği maddelerden ötürü yüksek dozda ve sürekli

olarak alınması tehlikeli olabilir.

• Uyuz hastalığında dıştan kullanılan yararlı bir losyon olur.

Bu etkileri sağlamak üzere, solucanotunun çiçek ve yapraklan bitki çiçekli

iken yaz başı ile sonbahar başı arasındaki devrede toplanıp özenle kurutulur, 1

tatlı kaşığı kurumuş yaprak-çiçek karışımı 1 bardak kaynar suda 10-15 dakika

süreyle demlendirilerek elde edilen infüzyon, günde iki kez birer bardak içilir.

Uyuz durumunda aynı infüzyon şikâyetli yerlere dıştan uygulanır.

UYARI

• Gebelikte soluncanotu alınmamalıdır.

• Yukarıda tanımlaması ve ilaç olarak uygulamaları sunulan Solucanotu

(Tanacetum vulgare) ile Anadolu'da aynı adla ve kısmen benzeri amaçlarla

kullanılan ve yabani ıtır da denilen Solucanotu (Pelargonium endlicherianum)

bitkisi karıştırılmamalıdır.

SİNAMEKİLER

Bilimsel İsim Cassia türleri

Bitki ile İlgili Genel Bilgiler

Baklagiller familyasındandır. Dünyanın sıcak

bölgelerinde ve çok çeşitli yerlerde 400'ü aşkın sinameki türü yetişmektedir.

Ülkemizde de Güney Ege ve Akdeniz bölgelerinde bazı sinameki türleri süs

bitkisi olarak yetiştirilir. Genelde sinameki bitkisi 100-150 cm'ye kadar

boylanabilen, çalı görünüşünde ağaççıktır. Ama, 7-10 m'ye kadar yükselen

ağaç türleri de vardır. Sinameki türleri bileşik yapraklı, çoğunlukla sarı çiçekli,

baklaya benzeyen yassı, odunumsu ve sert meyveli bitkilerdir. Bu

meyvelerinin içinde, rengi kırmızımsı tatlı tohumları bulunur. Burada

konumuzu en çok ilgilendiren sinameki türleri Afrika'da çeşitli bölgelerde

yetişen iskenderiye sinamekisi ya da Sivri yapraklı sinameki (C. acutifolia) ile

daha çok Hindistan'da yetiştirilmesine karşın Arabistan sinamekisi veya Dar

yapraklı sinameki (C. angustifolia) diye adlandırılan türleridir.

Sinameki türlerinin yaprak ve tohumlarında reçine, flavon türevleri ile etkili

madde olarak serbest ya da glikozit durumunda antrasen türevleri bulunur.

Tedavi ve Kullanım Şekilleri

Bitkinin tıbbi etkilerinden, içi yumuşatıcı ve müshil olarak yararlanılır.

Ülkemizde halk arasında en çok kullanılan müshil ilaçlarından birisidir.

Bu etkisinden yararlanmak için bitkinin kuru yaprakları ya toz haline getirilir

ya da sinamekinin tohumlarını taşıyan meyvesi ılık suda 6-12 saat bekletilir.

Toz halindeki yapraklarından 2-3 tatlı kaşığı alınıp 1 bardak kaynar suda 10-15

dakika demlendirilerek elde edilen infüzyon, günde iki-üç kez birer bardak

olarak içilir. Ilık suda bekletilen meyvelerinden 3-6 tanesi sudan çıkarılır.

Meyveleri 1 bardak kaynar suda 10-15 dakika demlendirilerek elde edilen

infüzyon, günde iki-üç kez birer bardak içilir.

Bazı sinameki türlerinden elde edilen infüzyonun tadı çok kötü ve içimi zor

olduğundan, sütlü kahveye katılarak bunların alımı kolaylaştırılabilir.

UYARI

• Aşırı diyare durumuna neden olabileceğinden, kolit ve spastik peklik çeken

kişiler sinameki kullanmamalıdır.

• Sinameki güçlü bir müshildir. Aşırı miktarda kullanılırsa kusma ve

bulantılara neden olabilir.

SEDEFOTU

Bilimsel İsim Ruta graveolens

Bilinen İsmileri Bahçe sedefotu

Bitki ile İlgili Genel Bilgiler

Sedefotugiller familyasının örnek bitkisidir.

Anayurdu bilinmemekte, Avrasya ve Kanarya adalarında yabani olarak

yetişmekte, yaz-kış yeşil kaldığı için Avrupa ve ülkemizde bazı bahçelerde

sevilerek üretilmektedir. 60-100 cm. boylanabilen, dayanıklı çalıdır. Yuvarlak

kesitli, mavi-yeşil renkli gövdesi bitkinin ikinci yılında odunsulaşır. Parçalara

bölünmüş, küçük ve yuvarlak yaprakları da mavi-yeşil renkli, acı tatlı ve

kokulu, içerdiği yağ benekleri nedeniyle benekli görünüşlüdür. Bitkinin

yeşilimsi sarı renkli gösterişli çiçekleri yaz sonuna doğru açar. Olgunlaşan

çiçekleri siyah renkli ve hilal biçimli tohumlara dönüşür. Sedefotu bitkisi

güneşli yerleri sevmesine karşın yarı gölgeli yerlere de dayanır. Suyu iyi

akıntılı alkalik toprakları yeğler. Ancak bitek olmayan toprakta yetişen bitki

daha dayanıklı olur. Bitki, tohumuyla çoğalır ama ağır ağır gelişir. Daha iyisi

ilkbaharda bitkinin bölünerek ya da yaz sonunda gövde kalemleri alınarak

çoğaltılmasıdır.

Sedefotu bitkisinin topraküstü bölümleri uçucu yağ, alkaloitler, tanen, reçine,

rutin adı verilen glikozit ile pektin içerir. Tohum ve yaprakları az miktarlarda

tüketilmek koşuluyla bazı ülkelerin mutfağında yer alır.

Tedavi ve Kullanım Şekilleri

Antik çağlarda hastalıklara karşı yararlarıyla ün kazanan sedefotuna Latincede.

hastalıktan kurtulma anlamına gelen Ruta adı verilmiştir. Bitkinin bazı önemli

Tedavi ve Kullanım Şekilleri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöyle özetlenebilir:

• Midevidir. iştahı açar ve sindirimi kolaylaştırır.

• Gaz söktürücüdür.

• Yatıştırıcıdır. Spazmları çözer. Spazmla oluşan öksürüğü keser.

• Kalp çarpıntısı ve endişeden doğan sorunları en aza indirger, isteri durumunu

yok eder.

• Âdet söktürücüdür. Kadınlarda aybaşı dönemini kolaylaştırır ve düzene

sokar.

• Uyarıcıdır.

• Terleticidir.

• Solucan (kurt) düşürücü etkisi vardır.

Bütün bu etkileri sağlamak üzere, sedefotunun topraküstü kesimleri, bitki

yazın çiçek açmadan önce toplanır ve gölgede kurutulur. 1-2 tatlı kaşığı

kurutulmuş ot alınıp 1 bardak kaynar suda 10-15 dakika demlendirilir. Böylece

elde edilen infüzyondan, günde üç kez birer bardak içilir.

• Aynı infüzyon dıştan yorgun gözlere pamukla uygulanırsa göz yorgunluğunu

giderir.

• Ayrıca sedefotu romatizma ağrılarına karşı etkili olur.

• Karın ağrılarına karşı da etkilidir.

Bu iki etkisinden yararlanmak için, taze sedefotu yaprakları parçalanıp elde

ezilerek zeytinyağının içine konulur. Birkaç saat bekletilir. Böylece elde edilen

eriyik daha sonra dıştan elle ovuşturularak şikâyetli yerlere uygulanır.

• Sedefotunun taze yapraklarından birkaçı ağızda çiğnenirse, yüksek

tansiyondan oluşan baş ağrısını geçirir.

• Sedefotunun yaprakları suda kaynatılıp dekoksiyonu yapıldıktan sonra biraz

sulandırılıp cilde uygulanırsa yararlı ve temizleyici olur. Ancak bazı kişilerin

cildini kızartabileceği unutulmamalıdır.

UYARILAR

• Sedefotu gebelikte kullanılmamalıdır, çünkü çok etkili bir çocuk

düşürücüdür.

• Yüksek dozda alınırsa zehirlenmelere yol açabilir.

Sedefotu, antiseptik ve böcek kovucu etkiler de taşır. Bunun için kurutulmuş

yaprakları evlerde mutfak ve kilerin uygun yerlerine serilir.

SARMISAK

Bilimsel İsim Allium sativum

Bilinen İsmileri Sarımsak

Bitki ile İlgili Genel Bilgiler

Zambakgiller familyasındandır. Anayurdunun Asya

Kıtası olduğu sanılan sarmısak, ülkemizin hemen hemen her yerinde yetişir ve

sıkça tüketilir, özellikle Kastamonu ilimizin Taşköprü ilçesinde, pek makbul

sayılan sarımsaklar yetiştirilir ve ürünün neredeyse tamamı dış ülkelere satılır.

100 cm'ye kadar boylanabilen sarmısak çokyıllık otsu bitkidir ve soğanın da

yakın akrabasıdır. Kın şeklindeki düz yaprakları, doğrudan doğruya toprağın

altında gelişen ve 'baş' adı verilen bitkinin soğanından uzar. Bu baş da, 'diş'

denilen ve sayıları 5 ile 30 arasında değişen soğancıkların yan yana birbirinin

üzerine yığılır gibi toplanmasıyla oluşur. Başın üzeri beyaz, kimi zaman da

sarı veya çok açık pembe renkli bir zarla kaplı olur. Sarmısak bitkisi, birinci

yılının sonunda yerinden sökülmezse ikinci yılında aynen soğan gibi bir sap

uzatır. 100 cm'ye kadar yükselen bu sapın tepesinde, haziran-temmuz

aylarında sarımsı beyaz renkli çiçekleri bir küme oluşturarak açar. Sarımsağın

çiçekleri pek ender olarak tohum bağlar. Bitki bu tohumlarıyla ya da daha iyisi

başı oluşturan dişlerin ayrılıp ilkbahar ya da sonbaharda yumuşak toprağa

ekilmesiyle çoğaltılır. Sarmısak, güneşli yerleri, kumlu ve humuslu toprakları

yeğler.

Sarımsağın başında özel ve keskin kokulu uçucu bir yağ, şekerler, fermentler,

protein, fosfor, demir ile A, B ve C vitaminleri bulunur, içerdiği bu maddelerle

güçlü bir besin olan sarmısak, büyük efor harcayan kişilerin diyetinde yer

almalıdır. Sözgelimi, piramitlerin yapımında çalışan işçilerle günde

kilometrelerce yol yürüyen Romalı savaşçılara sarmısak yedirilmişti.

Günümüzde de çok keskin nahoş kokulu olmasına karşın, sarımsağın yeşil

yaprakları çiğ olarak ve dişleri soyularak, yemeklere ve türlü yiyeceklere çeşni

vermesi için katılarak yenir.

Tedavi ve Kullanım Şekilleri

Mikrop kırıcı niteliğinden ötürü, eskiden veba ve kolera gibi salgın

hastalıklarla savaşımda da kullanılan sarımsağın Tedavi ve Kullanım Şekilleri ni ve bunlardan

yararlanma yöntemlerini şöyle özetleyebiliriz:

• Bakteri, virüs ve sindirim sistemi parazitlerine karşı en etkili antiseptiktir.

• Bağırsaklardaki askarit (askaris) ve oksiyuris (oksiyur) gibi solucanların

dökülmesini sağlar.

• Sindirim sistemi üzerinde hastalık yapacak bitkisel kökenli

mikroorganizmaları yok eder.

• İçerdiği uçucu yağ nedeniyle akciğer rahatsızlıkları, kronik bronşit, öksürük,

nezle, soğuk algınlığı ve gribe karşı etkilidir.

• Göğsü yumuşatır. Boğmaca ve bronşite eşlik eden astımda rahatlatıcıdır.

• Terletici; balgam, idrar, safra ve gaz söktürücüdür. Kanı temizler.

• İştahı açar. Sindirimi kolaylaştırır.

• Spazm çözücü etkisi vardır.

• Uyarıcı ve bedeni güçlendirici toniktir.

• Yüksek tansiyonu ve kandaki kolestrol düzeyini düşürür.

• Şeker hastalığında iyileştirici etkileri olduğu ileri sürülmektedir.

Her biri birbirinden önemli bu etkilerinden yararlanmak üzere, sarmısak günde

üç kez yenmelidir. Bağırsaklardaki kurtların dökülmesi, yüksek tansiyon ve

kandaki kolestrolün

düşürülmesi için uzun süreler boyunca sarmısak alımına devam edilmelidir.

Eğer kokusu rahatsız edici olursa, piyasada satılan sarmısak yağı kapsülleri

alınabilir.

• Ayrıca sarmısak, yaraların temizlenmesinde kullanılır.

• Romatizma ve eklem yangılarıyla sancılarına iyi gelir.

• Burkulmalardan oluşan ağrıları hafifletir.

• Böcek ve arı sokmalarında iyileştirici olur. (Ancak, önce arının iğnesi

soktuğu yerden çıkarılmalıdır.)

• Mantar tedavisinde etkili olur.

• Gözde çıkan arpacığı da iyileştirir.

Bu etkileri sağlamak üzere, sarmısağın dişleri soyulup ucu biraz kesilerek

şikâyet edilen yere bastırılarak dıştan sürülür. Ya da soyulan sarmısak dişlen

ezilip macun haline getirilir. Bu macun, şikâyetli yerlere dıştan sürülür.

UYARI

• Sarmısak deriyi yakıcı ve kızartıcı etki yapabilir. Bu nedenle çok aşırı

uygulamadan kaçınılmalıdır.

SABUNOTU (ÇİÇEĞİ)

Bilimsel İsim Saponaria officinalis

Bilinen İsmileri Çövenotu, Kargasabunu, Köpürgen

Bitki ile İlgili Genel Bilgiler

Karanfilgiller familyasındandır. Anayurdu

bilinmemekte, ancak Avrupa ve Asya'da yaygın olarak yetişmektedir.

Ülkemizde nemli yerlerde, özellikle Karadeniz Bölgesi'nde sıkça

görülmektedir. 50-100 cm. kadar boy atabilen, bir veya çokyılık dayanıklı otsu

ya da yan otsu bitkidir. Gövdesi tabanda mor-kırmızı, üst tarafta açık yeşil

renkli, silindirik kesitli ve serttir. Karşılıklı dizilen oval biçimli, ucu sivri ve

soluk yeşil renkli yapraklarının üzerinde birbirine paralel üç çizgi bulunur. Yaz

sonlarında açan pembe ya da beyaz çiçekleri tatlı meyve kokuludur. Bitkinin

kökü, rizomlarından (kökgövde) çıkan kökçüklerle çevresine yayılır.

Sabunotu, döktüğü tohumlarla çoğalır.

Sabunotu (ya da Sabun çiçeği) bitkisinin gövde, yaprak, çiçek sapı, çiçek ve en

çok da köklerinde saponin adlı madde ile ayrıca zamk, reçine, uçucu ve sabit

yağlar bulunur, içerdiği saponin nedeniyle bitkinin kök ve diğer kesimleri

suyla çalkalandığında sabun gibi köpürür. Böylece sabunotu eski ve değerli,

özellikle yünlü kumaşların temizlenmesinde kullanılır.

Tedavi ve Kullanım Şekilleri

Bitkinin tıbbi özellikleri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöylece

özetlenebilir:

• Terleticidir.

• İdrar söktürücüdür.

• Bronşit ve kuru öksürükte balgam söktürücüdür.

• Safra taşları üzerinde etkili olduğu ileri sürülmektedir.

Bu durumlar için, sabunotunun gövde, sap, yaprak ve çiçekleri yaz ortasından

sonbahara kadar toplanır. Gölge ve havadar yerde kurutulur. Bu kurumuş

karışımdan 2 tatlı kaşığı alınır. Bir bardak suda iyice kaynatılır. Elde edilen

dekoksiyondan günde üç-dört bardak içilebilir.

• Ayrıca sabunotu egzama, ciltteki enfeksiyon ve çıbanlara karşı etkilidir.

Yukarıda hazırlanan dekoksiyon böyle yerlere temizleyici olarak günde birkaç

kez dıştan uygulanır.

UYARI

• Son zamanlarda yapılan araştırma sonuçlarına göre, sabunotu kökleri

zehirlidir. Kesinlikle dahilen kullanılmamalıdır.

RAVENTLER

Bilimsel İsim Rheum türleri

Bitki ile İlgili Genel Bilgiler

Karabuğdaygiller familyasındandır. Serin ve dağlık

yerleri seven çokyıllık otsu bitkilerdir. Anayurdu Uzakdoğu olan raventlerin

ülkemizde Işkın adlı tek türü yetişir. Burada genelde sözünü edeceğimiz Tıbbi

ravent (R. officinalis) adlı türünün anayurdu Tibet ve Çin'dir. 60 cm. kadar

boylanabilen bitkinin kaba yaprakları bitkinin tabanında toplanmış ve sarı

çiçekleri bitkinin tepesinde başak şeklini almış durumdadır. Bitkinin

konumuzu ilgilendiren önemli bölümü rizomlarıdır (kökgövde). Bunlar çok

eski zamanlardan beri tıbbi amaçlarla kullanılmaktadır. Bitki, tohumlarıyla

çoğalır. Ancak, rizomunun kesilip bölünerek ekilmesiyle de başarılı üretimi

sağlanır.

Tedavi ve Kullanım Şekilleri

Tıbbi raventin rizomları antrasen türevleri, tanen ve kokulu esansları içerir.

Bunlar aşağıda sayılan Tedavi ve Kullanım Şekilleri sağlamak üzere şu yöntemle kullanılırlar:

• Az miktarda alındığında peklik verici ve sindirimi kolaylaştırıcı etki yapar.

• Çok alınırsa bu kez müshil etkisi gösterir. Böylece bağırsaklar iyice

temizlenmiş olur.

• Ayrıca bitkinin bedeni güçlendirici (tonik) etkisi vardır.

Bu etkileri sağlamak üzere, raventinin rizom parçalarından 1/2-1 kaşığı 1

bardak su içinde önce kaynama noktasına kadar ısıtılıp sonra ateş kısılarak 10

dakika daha ısıtılması sürdürülür. Böylece hazırlanan dekoksiyon, sabah ve

akşamları olmak üzere, günde iki kez birer bardak içilir.

Ülkemizde Doğu Anadolu bölgesi'nde yetişen Işkın ya da Işgın denilen ravent

türü (R. ribes), böbrek biçiminde yaprakları, küçük beyaz çiçekleri ve kazık

kökü olan bir türdür. Çiçek sapları ilkbaharda kesilip kabukları soyularak çiğ

olarak yenilir. Peklik verici ve müshil etkisi olan köklerinden, yukarıda tıbbi

raventte anlatıldığı şekilde yararlanılır.

UYARI

• Ravent kökü, idrarı sarı ya da kırmızı renge boyayabilir.

PELİNOTU

Bilimsel İsim Arthemisia absinthium

Bilinen İsmileri Acı pelin, Ak pelin, Acı yavşan

Bitki ile İlgili Genel Bilgiler

Bileşikgiller familyasındandır. Anayurdu Avrupa

olan; ülkemizde Kuzey, İç ve Güney Anadolu'da yabani olarak yetişen

çokyıllık dayanıklı otsu bitkidir. 120 cm'e kadar boylanabilen pelinin, ince

tüylerle kaplı gövdesi kokulu, kabarık çizgili ve gri-yeşil renklidir. Çok ince

tüylerle kaplı grimsi ya da beyazımsı yeşil, altı gri renkli ve kokulu olan

yaprakları çok parçalı ve almaşık dizilidir. Temmuz-ağustos aylarında açan

açık sarı küçük çiçekleri salkımlar oluşturur. Silindirik yapılı yassı, küçük ve

gri renkli meyvelerinin içinde kahverengimsi gri minik tohumları bulunur.

Pelin döktüğü tohumlarıyla çoğalır ya da sonbaharda alınan gövde

kalemleriyle çoğaltılır.

Pelinin küçük yapraklı dalları özel kokulu ve çok acı lezzetlidir. Uçucu yağ,

absintin gibi acı maddeler, flavon ve pineni içerir. Eskiden bazı içkilere acı

çeşni vermesi için katılırken 1908 yılından beri bu şekilde kullanımı

yasaklanmıştır.

Pelin, geçmiş yıllarda kurt düşürücü, adet söktürücü ve çocuk düşürücü

etkilerinden yararlanılmak üzere yüksek dozlarda kullanılırdı. Ancak, yapılan

dikkatli analizler, bitkinin zehirleyici ve sinir sistemini yıkıma uğratıcı

etkilerini saptadığından, bitkinin bu amaçlarla kullanımı da terk edilmiştir.

Tedavi ve Kullanım Şekilleri

Günümüzde pelinin Tedavi ve Kullanım Şekilleri aşağıda verilen yöntemle yararlı hale

getirilmektedir:

• Bitkinin, içerdiği acı maddeler nedeniyle bedeni uyarıcı, iştah açıcı ve

sindirimi kolaylaştırıcı etkileri vardır. Sindirim salgılarının nitelik ve nicelik

yönünden yetersiz kaldığı durumlarda kullanılır.

• Yüksek ateş ve enfeksiyon durumlarında güçlü bir iyileştiricidir.

• Bedeni güçlendirici tonik etkisi vardır.

• İdrar söktürücüdür.

Bu durumlar için, pelinin yaprakları ve çiçek açmış salkımları, çiçekleri

solduğu dönem olan yaz ortası ve sonbahar başı arasında toplanıp gölgelik ve

havadar yerde kurutulur. 1-2 tatlı kaşığı kuru karışım üzerine 1 bardak kaynar

su dökülerek 10-15 dakika süreyle demlendirilmeye bırakılır. Böylece

hazırlanan infüzyon, günde iki-üç kez birer bardak olarak içilebilir.